Sitenin solunda giydirme reklamı denemesidir
Sitenin sağında bir giydirme reklam
Halim Murad ZENNUN
Köşe Yazarı
Halim Murad ZENNUN
 

Ben senin cemaziyelevvelini bilirim!..

Ne oldum delisi olan, dünün garibanlarının bugünün havalılarının cemaziyelevvellerini anlatan ibretlik bir hikâye!.. * Osmanlı döneminde arşivciliğe büyük önem verilir ve devlete ait her belge titizlikle saklanırdı… O dönemde devlet dairelerinde her ayın evrakı bez bir torbaya konur, üzerine de ait olduğu ayın adı yazılırdı… O dönemde Hicrî takvim kullanıldığından torbalar üzerine yazılan ayların adı da Recep, Şaban, Ramazan… Cemaziyelevel, Cemaziyelâhır… şeklinde idi. Sene sonunda on iki aya ait evrak torbaları arşive kaldırılırdı. Yıllardan birinde cemâziyelevvel ayına ait belgelerin bir sandığa konulup, sandığın kapağı mühürlenerek belgelerin başka bir yere götürülmesi gerekmiş… Arşivde görevli dar gelirli bir memur, istenilen belgeyi sandığa boşalttıktan sonra eski yıllara ait boş torbayı alıp evine götürmüş. Bir süre sonra da yoksulluk nedeniyle bu torbadan kendine don gömlek, iç çamaşırı diktirmiş ve giymeye başlamış. Torbanın üzerindeki saf bezir işi mürekkep, çamaşırın birkaç kez yıkanmasına rağmen çıkmamış ve torbanın üzerindeki cemâziyelevvel yazısı, iç çamaşırın arka bölümünde olduğu gibi kalmış. * Bir gün hamama giden gariban kâtip, orada daire arkadaşları ile karşılaşır… Arkadaşları garibanın iç donunun üzerinde yazılı kalan cemaziyelevvel yazısını fark ederler, lakin gariban utanmasın, mahcup olmasın diye de ses çıkarmamışlar… *  Gel zaman git zaman torba hırsızının şansı dönmüş, işyerinde yükselmiş, makam sahibi olmuş… Artık kadife astarlı samur kürkler, mücevher işlemeli kaftanlar giyer olmuş… Eski kalem arkadaşlarına tepeden bakar, hava atar olmuş… * Bir gün, dünün garibanı o günün makam sahibi eski arkadaşlarından biriyle tartışır… Arkadaşının gururunu incitici sözler sarf eder… Arkadaşı da artık dayanamaz, “Yürü git be!.. Kime caka satıyorsun? Ben senin cemaziyelevvelini bilirim!..” demiş. *  “Ben senin Cemâziyelevvelini bilirim” sözü o günden sonra, herhangi bir kişinin geçmişteki bir kusurunun unutulmadığını “üstü kapalı bir biçimde” anlatmak için kullanılır olmuş… *  Evet, kusursuz insan olmaz… Hiç kimse ne oldum delisi olmamalı… Gün gelir, devran değişir… Makamlar el değişir… Kişinin cemaziyelevvelleri yüzlerine vurulur!.. Vesselam…
Ekleme Tarihi: 02 Eylül 2023 - Cumartesi
Halim Murad ZENNUN

Ben senin cemaziyelevvelini bilirim!..

Ne oldum delisi olan, dünün garibanlarının bugünün havalılarının cemaziyelevvellerini anlatan ibretlik bir hikâye!..

*

Osmanlı döneminde arşivciliğe büyük önem verilir ve devlete ait her belge titizlikle saklanırdı…

O dönemde devlet dairelerinde her ayın evrakı bez bir torbaya konur, üzerine de ait olduğu ayın adı yazılırdı… O dönemde Hicrî takvim kullanıldığından torbalar üzerine yazılan ayların adı da Recep, Şaban, Ramazan… Cemaziyelevel, Cemaziyelâhır… şeklinde idi. Sene sonunda on iki aya ait evrak torbaları arşive kaldırılırdı.

Yıllardan birinde cemâziyelevvel ayına ait belgelerin bir sandığa konulup, sandığın kapağı mühürlenerek belgelerin başka bir yere götürülmesi gerekmiş…

Arşivde görevli dar gelirli bir memur, istenilen belgeyi sandığa boşalttıktan sonra eski yıllara ait boş torbayı alıp evine götürmüş.

Bir süre sonra da yoksulluk nedeniyle bu torbadan kendine don gömlek, iç çamaşırı diktirmiş ve giymeye başlamış.

Torbanın üzerindeki saf bezir işi mürekkep, çamaşırın birkaç kez yıkanmasına rağmen çıkmamış ve torbanın üzerindeki cemâziyelevvel yazısı, iç çamaşırın arka bölümünde olduğu gibi kalmış.

*

Bir gün hamama giden gariban kâtip, orada daire arkadaşları ile karşılaşır…

Arkadaşları garibanın iç donunun üzerinde yazılı kalan cemaziyelevvel yazısını fark ederler, lakin gariban utanmasın, mahcup olmasın diye de ses çıkarmamışlar…

*

 Gel zaman git zaman torba hırsızının şansı dönmüş, işyerinde yükselmiş, makam sahibi olmuş…

Artık kadife astarlı samur kürkler, mücevher işlemeli kaftanlar giyer olmuş…

Eski kalem arkadaşlarına tepeden bakar, hava atar olmuş…

*

Bir gün, dünün garibanı o günün makam sahibi eski arkadaşlarından biriyle tartışır… Arkadaşının gururunu incitici sözler sarf eder… Arkadaşı da artık dayanamaz, “Yürü git be!.. Kime caka satıyorsun? Ben senin cemaziyelevvelini bilirim!..” demiş.

*

 “Ben senin Cemâziyelevvelini bilirim” sözü o günden sonra, herhangi bir kişinin geçmişteki bir kusurunun unutulmadığını “üstü kapalı bir biçimde” anlatmak için kullanılır olmuş…

*

 Evet, kusursuz insan olmaz…

Hiç kimse ne oldum delisi olmamalı…

Gün gelir, devran değişir… Makamlar el değişir…

Kişinin cemaziyelevvelleri yüzlerine vurulur!..

Vesselam…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve suluovahaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.